23 Nisan 2009 Perşembe

Vesikalı Yarim (1968) - DVDRip

Tür : Dram
Yönetmen : Ömer Lütfi Akad
Eser: Sait Faik Abasıyanık
Yapım : 1968, Türkiye
Süre : 89 dk.

Oyuncular
Türkan Şoray, İzzet Günay, Ayfer Feray, Aydemir Akbaş
Semih Sezerli, Behçet Nacar, Selahattin İçsel, Hakkı Haktan
Hakkı Kıvanç, Aynur Akarsu
Türkan Şoray Seslendirmesi: Jeyan Mahfi Tözüm

Filmin Konusu
Beyoğlu, [‘Büyük Acı’ (1971) filminde tekrar göreceğimiz] ‘Şen Saz’..

Sahnede ‘Şükran Ay’, Kahverengi Gözlerin’i (1967) söylüyor. Birazdan ‘Sokağın Ardındayım’ var. Yüreğinden bir çığlık gibi kopan ‘Kalbimi Kıra Kıra’ için daha bekleyeceğiz.

Fethi; "Gariban kızlar işte, ne olacak. Bunların baktıkları aynalar bile küflenmiştir."

Cemil; "Bunlar var ya, muhabbetin her türlüsünü bilirler. Erkeklerine kul köle olurlar. Dayaktan, küfürden, jiletten, bıçaktan geçtim, üste para yedirir de gene yaranamazlar… Bunlar bir erkeğe tutuldular mı, hele bir de içip sarhoşladılar mı dağları düz ederler be."

Siyah beyaz İstanbul ve sakin, huzurlu Kocamustafapaşa. Bir manastırdan döndürülen Sünbülefendi Camisi.

Dört manav arkadaş. Halil, Cemil, Fethi ve (filmdeki adını öğrenemediğimiz) Hakkı Kıvanç. Sebze ve meyveyi dükkânlarına Halillerin bostanından ve onların at arabası ile getiriyorlar. Halil, babasıyla beraber çalışıyor.

Filmin ortalarına doğru Toptancı Hali'ne de mal verdiklerini anlıyoruz. Belki bu nedenle, belki de abartısız ve güçlü kişiliğinden dolayı sözü daha fazla dinleniyor gibi. Biraz sıkça olan rakı gecelerinde "Ona verdiğimiz para ile bir meyhane de biz açardık" dedikleri Ayı Rıfat'ın yerine giderler.

Bir gün Fethi (çok kişinin yaşantısını etkileyecek) bir değişiklik yapar; "Akşama bendensiniz. Bir büyük şişe ve nevalesi benden. Fazlasına aklım ermez. Size bu ikramı Beyoğlu'nda yapacağım. Bıktım Ayı Rıfat'ın meyhanesinden. Daha masraflı olur ama gözümüz gönlümüz açılır birazcık… Delikanlılıkta, insan her bir yolu görmeli her bir dereyi geçmeli."

O akşam, Beyoğlu'nda bir iki yere baktıktan sonra Taksim tarafındaki Şen Saz'ı seçerler. Onlar 'sohbet içre' iken ve biz onlardan fazla mest olmuşken, arkadaşları "Halil yabancımız değil. Başımız da bağlı değil" diyerek başka bir yere, birbirlerinin kulaklarına fısıldadıkları yere gitmek üzere kalkarlar.

"Ben 1–2 kadeh daha çekip eve gideceğim" diyen Halil, bir ara garsonu çağırmak için arkasına bakıyor. Masaya döndüğünde öyle bir şey görür ki 'eve gitmesi' 1–2 yıl sonra olacaktır.

Sabiha.. Sabiha'yı görür. Güzelliği ile çevrenin sesi ve görüntüsü uzakta kalmış gibidir. "Bir sigara içebilir miyim? Yakar mısın?" O gece beraber çıkarlar. Gittikleri Tabarin Bar'da, herkes [‘Son Hatıra’da (1968) Nuray olarak gördüğümüz] dansözü seyrederken Halil (bizim gibi) gözlerini Sabiha'dan ayıramıyor. "Beni değil onu seyret.”

Sabaha karşı genç kızın Hamalbaşı'ndaki evine giderler. Akşamleyin Şen Saz'da..

Sabiha ; "Bizde yatıp uyudu.. Salonda.”

Müjgan (Alev Koral’ın sesi ile); “Yaa! Ayrı ayrı demek. Başka erkek olsa o kadar masraftan sonra.."

Bir gece önce "Süslü, esanslı kadın tanımadım. Bu saate kadar da içmedim, arkadaş düğünleri haricinde" diyen Halil'e Sabiha "Bizim Saz'a ilk gelişin mi? Gelme bir daha. İçkiye, saza, eğlenceye bir alışırsın, bir daha da.." demişti. Ama hem de büyük bir sepet dolusu meyve ile tekrar gelir.

"Şaşkınım dün geceden beri… Aşikâre hoşlandım. Hoşlanmaktan da beter mi ne." Sabiha'nın üç odalı evine yerleşir.

"Halil.. Bu evi şimdi seviyorum. Ondan evvel, ne bileyim ben, bir barınaktı sadece. Şimdi ev oldu." Saz'da çalışmayı bırakır. Halil, Beyoğlu'nda sokakta sandıkla limon portakal satmaya başlar. "Babandan ayrılmışsın diye duyduk" diyenlere "Bir dükkân da Beyoğlu'nda açacağız. Tecrübedeyiz şimdi" demektedir.

Beraberliklerinin verdiği mutluluk o kadar belli ki. Ama nereye kadar. Zamanla ortaya çıkan sorunlar sevgilerini zorlamaya başlar. Sabiha'da gözü olan Necmi ile kavga.. Fakat asıl sıkıntı bizi de şaşırtan o konuşmadan sonra başlar.

Cemil; "Karısını, çocuklarını da mı düşünmez bu adam?"

Müjgan; "Evli mi? Üstelik evli öyle mi?"

Sabiha, uzun bir süre dirense de sonunda o manav dükkânına gider. Halil'in babasına ürkek sesle "Şey.. Bir kilo elma" dediğinde, gün görmüş yaşlı adam, onu da yıpratmadan "Halil nasıl?" diyecektir.

İkisini de çok sevmemize karşın ‘ilişkilerinin imkânsızlığını’ (Kazablanka’nın oradaki o aşılmaz duvar gibi) hissetmeye başlarız. Sabiha, delikanlı ondan uzaklaşsın diye tekrar Saz'da çalışmayı bile dener. Ama bir gün istenmeyen bir şey olur. Halil, Despina'nın (duvarında Fikret Hakan'ın resmi olan) meyhanesinde Necmi'yi bıçaklar.

Sabiha'yı ziyarete gelen Gazino Patronu; "Herif çok kan kaybetmiş. Zor kurtarmışlar. Seninki en az bir sene yatar."

Sabırla bekleyen genç kadın, tam da onun hapisten çıkacağı gün Saz'a gider. Halil, nasıl olup da yapabildi bilinmez, ama bu kez sevdiği kadını bıçaklar.

Sabiha; "Ben vurdum kendimi. Elim kaydı. Kaza."

Sonraki birkaç gün boyunca, Halil, kendisiyle sessiz bir hesaplaşma içindedir. Verdiği kararla, Kocamustafapaşa'nın dar sokaklarından birindeki evin kapısı vurulur. Kapıyı açan cin gibi bir çocuk kısa süren şaşkınlıktan sonra içeri doğru bağırır "Anne.. Babam geldi."

Filmin sonunda, içimizin titrediği manav dükkânına doğru bir adım atan Sabiha.. O sırada meşgul olan Halil'in değil ama torununu kucaklamış dedenin bakışları ile karşılaşınca adımını geri çeker ve gözyaşlarını içine akıtarak şehrin kalabalığı arasında kaybolur.

ÖDÜLLER
5. Antalya Altın Portakal Film Şenliği : En İyi 2. Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Senaryo.

Filmin Boyutu: 698 MB


Sifresizdir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder